Sinop’ta metfun bulunan büyük alim Mahmud Kefevi Hazretlerin Hanefi fıkıh alimlerini ve tasavvuf erbabını anlatan ‘Ketâibü A’lâmi’l-Ahyâr’ adlı eseri Sinop eski İl Müftülerinden Yalçın Topçu tarafından tercüme edilerek tekrar kitap haline getirildi.
Tam orijinal Arapça adıyla “Ketaibu A’lami’l-Ahyar Min Fukahai Mezhebi’n-Nu’mani’l-Muhtar” olan 380 sayfalık kitap, Akçağ Yayınlarından çıktı. Henüz ilk cildi yayınlanan kitapta; geleneksel literatürde pek yer almayan bazı ilginç başlıklar, klasik dini eserlerde görülmeyen konular yer alıyor.
Kitabı Arapçadan Türkçeye çeviren Sinop eski Müftüsü Yalçın Topçu, “Bu kitap Hanefi fıkıh alimlerini ve tasavvuf erbabını anlatan bir kitap. 870’ten fazla alimi anlatır ve bunun 140-150 tanesi tasavvuf, geri kalanlar ise Hanefi alimleridir. Kitabını yazma gerekçesini de kendisi ifade ediyor. Bu kitabın önemi denir? Bu bir ihtisas kitabıdır. Bu alanda da baktığımız zaman alanında tek kitaptır. Kıyaslamak için farklı bir örnek vereyim. Bugün Diyanet Vakfı 44 ciltlik değeri bile büyüklüğü tartışılamaz olan İslam Ansiklopedisi yayınladı. Bu ansiklopedide, kitabı olan 230 alim tanıtır bize.
Bu kitapta ise baktığımız zaman 750 tane alim tanıtıyor. Bu, kitabın değerini gösteriyor. Bu kitapta İslam dininin bir bütünlük içinde olduğunu ifade ediyor. Kopukluk yok. Şu an bizim zihnimizde bir kopukluk var gibi ama bunda yok. İlk Hazreti Adem’den alıyor, insanların, hukuk, ibadet ve ahlaki gelişmesini peygamberimize, oradan sahabe ve tabiine, oradan Ebu Hanife’ye, Ebu Hanife’den kendi dönemine kadar 22 silsilede alimlerle kendine getiriyor. Yani din kopuk değildir ve yaşanılan bir gerçektir. İnsanlığın gelişimi arttıkça, dinin insanlığa katkısı da çok daha iyi görülüyor. Bu arada dinin nasıl bir canlı ve yaşanabilir değer olduğunu da ifade etmektedir. Sadece ibadet değil, ahlak ve manevi derinlik gibi değerleri iç içe alıp azılmış bir eserdir. Bu bir medeniyet algısıdır. Bu kitapta, İslam medeniyet kültürünü görmekteyiz. Bunu da ifadeleriyle çok güzel ifade etmiştir. Kitabın İslam camiasına büyük bir katkı olacağına, ciddi bir boşluğu dolduracağı inancındayım” dedi.
‘SIKILDIM-HATIRLANMAK İSTİYORUM‘
Yalçın Topçu ayrıca, yaşamında Ravi Hadis nakleden Mahmut Kefevi Hazretlerini bir kaç yıl önce rüyasında gören bir kadına ‘Sıkıldım, artık hatırlanmak istiyorum’ dediğini duygu dolu sözlerle anlatarak, kitabın tercüme sürecinin bu ve benzer hadiselerin de hızlandırdığını ifade etti.
Öte yandan Kefevî’nin eserinde; “Kavimler, Dillerin Oluşması ve Türkler” başlıklı konu yer ayırması, onun çağına göre sıra dışı sayılacak alanlarla yakinen ilgilendiğini ortaya koymakta. Dillerin kökeniyle ilgili bazı ontolojik arayışların, derin düşünüş ve buluşların mektep adamı olduğunun da ipuçlarını veriyor.
MAHMUD KEFEVİ HAZRETLERİ KİMDİR?
Osmanlı âlim ve velîlerinden olan Mahmud Kefevi Hazretleri’nin ismi Mahmûd, künyesi Ebü’l-Fazl’dır. Babası Hacı Süleymân bin Abdi Kefevî’dir. Şeyh Mahmûd Kefevî diye meşhûr olmuştur. 1520 (H.926) senesinde Kırım’ın Kefe liman şehrinde doğdu. 1542 yılında İstanbul’a giderek devrin önde gelen asker, âlim, mutasavvıf ve müderrislerinden askerî, dinî ve ilmî sahalarda dersler almış; memleketi Kefe’de, çeşitli şehir ve vilayetlerde müderrislik, kadılık ve maliye müfettişliği gibi alanlarda görev aldı. İfade gücü fevkalade yüksek olan Kefevî, Türkçe ve Arapça şiirler yazmış, ilmî ve fıkhi eserler kaleme aldı. Kadılık göreviyle 983 (m.1575) yılında Sinop’a geldi. Bir müddet sonra kadılıktan ayrılıp kendini ilmi çalışmalara verdi. Şimdiki cami ve türbesinin bulunduğu yerin arsasını satın alarak hayalindeki ilim yuvasını kurdu. Mahmud Kefevi Hazretleri 1581 (H.989) senesinde Sinop’ta vefat etti.
VİTRİNHABER