Hayatımızda önemli kavramlardan biri de “tenkit” veya “eleştiri” kavramıdır. Bu ilişkilerde başarılı olabilmek, insanlarla iyi geçinebilmek ve hedeflerimize ulaşabilmek istiyorsak eleştiriye açık olmamız gerekir. Unutmayalım ki meyve veren ağaç taşlanır. Önemli olan yapılan eleştirilerden doğru çıkarsamalar yapmak ve gereken dersleri alabilmektir.
Eleştiri ve tenkit açık bir şekilde yapılmalıdır ki iftira boyutuna ulaşmasın. Çünkü, gizlice ve kişinin arkasından yapılan tenkitler çoğu zaman doğruluk arz etmez ve gerçekle ilgisi olmadığı içindir ki gizlice yapılır. Zaten buna tenkit denmez.
Bir insanı gizli veya açık bir şekilde doğru olmayan bir şeyle itham etmek, kendisinde bulunmayan bir özelliği ve yapmadığı bir şeyi ona yüklemek iftiradan başka bir şey değildir.
Günümüzde insanların yaptığı en büyük hatalardan biri de, yapıcı eleştiri yerine, kesin bilgi ve belgelerle eleştirme ve hataları düzeltme yerine, belgesiz ve bilgisiz bir şekilde istişare etmeksizin, gizli veya aleni olarak, sadece karşısındakini zor duruma düşürmek, aşağılamak ve kişisel çıkar, makam ve mevki elde etme uğruna birbirlerine iftira etmeleridir.
İftira etmek kolaydır. Eleştirmek de kolaydır. Ama zor olan bir şey vardır. O da özeleştiridir. Kişinin kendini eleştirmesi, kendi hata ve yanlışlarını görmeye çalışmasıdır. Aynanın karşısına geçip kendisine bakmasıdır. Bu da günümüz insanının kolay kolay yapamadığı işlerden biridir.
Kimi dürüstlükten kimi güvenden kimi ahlaktan kimi de doğruluktan ahkâm kesiyor.
Fakat bunların aynaya baktıkları hiç yok!
Başkası hakkında konuşmak, diğer insanların hatalarını araştırmak, birilerini çekip çekiştirmek marifet değildir.
Herkes herkesi iyi tanıyor kimseyi kandıramazsınız.
Marifet, başkalarının yanlış yaptığını söylediğimiz şeyleri kendimizin doğru yapabilmesidir.
Zira daha iyisini yapamadığımız sürece başkalarını eleştirmek hakkımız ve haddimiz değildir, olamaz da.
Tenkit etmek kolay, ama yol göstermek zordur. Söyleyecek sözleri, ortaya koyacak fikirleri olmayan insanlar; başkalarına saldırmak, iyi de olsa yaptıklarını küçümsemek ve karalamakla uğraşırlar.
Eğer bir şeyi beğenmiyorsanız daha iyisini yapabilmelisiniz.Aynı teraneleri okuyarak insanları aldatma (idare etme!) dönemi çoktan tarih oldu.
Bu vesileyle laf değil iş üretmeliyiz. Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.Eleştireceksek önce kendimizi eleştirmeliyiz.
Muhasebemizi iyi yapmalı, adımlarımızı ona göre atmalıyız. Yoksa dipsiz bir kuyuya düşebiliriz.
Dikkat etmeliyiz!
Başkasına çamur atmaya çalışırken kendimizi kirletmeyelim.
Anlayana…
Coşkun KILIÇ
(Köşe Yazısı)